11 Ocak 2011 Salı

Yersiz Dizi Yersiz Kısa


Öyleyken böyle olmaya alışmış türk insanı için anlamakta biraz güçlük çektiğimizi de sanmış olabilirler yerli dizi yapımcıları. Ya da yine ‘halk bunu istiyor’ masalına sığınıp ceplerini doldurmaya devam edecekler. ‘Ceplerini doldurmaya’ dedim dikkatinizi çekmiştir, çünkü bu işler bizim tahmin ettiğimiz gibi yürümüyor. ‘Ohh pek şahane, bir atkı daha örüp bitiricem şu diziyi de izlerken…’ zamanlarının tadını çıkartıyorsunuz, size de hak vermemek elde değil. Fakat gel gör ki ‘Gavur’ dediğin millet yine ‘gavur yapmış yeaaa…’ dedirtmek için elinden ne geliyorsa yapıp ‘ halk bunu istemiyor ama bunu yapıyoruz ve bunu da izliyorlar.’ dercesine kısacık diziler yapmakta ve bizler de hayranlıkla izlemeye hatta ve hatta bunalım günlerimizde (bir günde sezon sezon Lost izlediğiniz günlerinizi hatırlatırım.) en yakın dost etmişizdir kendimize. Peki neden?
Bir Pazar günü aldım elime kumandayı, ayaklarımı da uzattım şöyle, kahve kola ve bilimum keyif verici madde ne varsa koydum yakınıma. Bakim dedim once yerli dizilere, etrafımdaki abur cuburlar erken biterse demek ki bu adamlar bu işi yapamıyor diyip zaplicam hemen. Bi CSI mayami izliyip kendime gelicem dedim.. Kanal kanal gezdim öncesinde, her yerde reklam. ‘Heralade reklam saatine denk geldim..’ diye düşünürken hooop biri düştü ağıma. Star kanalında hede diye bir dizi, (isim vermek istemiyorum, ağır konuşucam çünkü..). Koyuldum izlemeye tabi, kaçar mı? Çekirdek aile kıvamında bir görüntü var ortada, lakin kız adamın karısı mı sevgilisi mi kızı mı başta çözemedim. Adamın saçlarına aklar inmiş, böyle dura dura olgun konuşmalar fln yapıyo ama dizinin saati uzasın diye bariz belli, karakter gereği fln değil yani. Sonra kız belli ki 17-18 yaşlarıda (2009 yılında çekilen ‘Hayat var’ filminin baş oyuncusu sanırım bu kızcağız.) ama suratında bir ton makyaj, daha kadın gibi bakamıyor bile, o masumluk ve ablak bir ifadeyle adamın uzun uzun demeçlerini gözleri havalarda fln dinliyor, ‘- Keşke her şey geçen yıl ki gibi kalsa…’ bik bik diye senaryo gereği söyletilen cümleleri kurarken bile dediğine kendi bile inanmayan bir ifadesi var. Neyse… Sonra bi baktım adam bu köyden kaçmış nereye de gideceğini bilememiş Allahın safı gibi görünen bu kızcağızı sarmya mıç mıç öpmeye başladı.. Hobaaa tamam bunlar kesin sevgili bu dizide dedim. Aklımdan da böyle bissürü bissürü saçma senaryolar geçti, acaba baba baskısından da kaçtı da kötü yola düşmemek için mi bu herifin yanına geldi, yoksa kardeşi hasta ve bu adamla parası için mi evlenmek zorunda bırakıldı gibi bissürü Yeşilçam senaryoları geçti kafamdan. Dizinin başını da bilmiyoruz ya, anlayın işte nasıl sıçtığımı.
Sonra bunlar bir sarılma bir bakışma hallaam sanırsın kedi enceğini kaybetmiş, yıllar sonra bulmuş ama tanıyamıyor. O derece yaban sevimsiz ama ‘sevgi doluyuz yeaa’ der gibi. Sonra camın kenarına geçti bunlar bir baktılar kar yağmaya başlamış, böyle loş ışık ve yağan köpükleri anlamamak için aptal olman gereken bir manzara var dışarıda. O koskoca vaaz veren adam gitti, 5 yaşındaki hali geldi abi. Bir sevinç bir hışım koştu bir odaya ki ne görelim. El kadar bir kız da orda var. Haydaaa, bu kadar karmaşa gossip gırl’ü bile solda sıfır brakır.. Neyse uyandırdı bu uyuyan el kadar bebeyi, neymiş ‘- Kalk yavrum sana bir süprüzüm var..’ dedi. Hah dedim kar’ı da sen ayarladın, sen yağdırdın gerizekalı dime dedim kendi kendime. Sen öyle de de yarın elalemin çocuğu da ‘baba bana da kar yağdır, hadi şu makinadan al da kardan adam yapasım varrr yaaağğğ’ diye çemkiren tüm çocukların günahını al sırtına. Aferin. Zaten embesil bir nesil yetişiyor bir tekme de sen vur. Sonra bebe ‘evet şimdi gözlerini aç’ diyen yönetmenin emrine uyar şekilde gözünü açtı ayıp olmasın diye gülümsedi kalktılar gittiler içeriye. Dizinin bu bölümü tam tamına 12 dakika surdu. Asıl olaya gelirsek bebe ikinci planda direk balkona giyinik miyinik şapkalı eldivenli tam tesisat çıktı abi. Böyle mi yatırdılar yavrucuğu diye düşünmeden edemiyorsun. Bu sahneden sonra her şey slow moşın gelişiyor. Bakışmalar, adam ve zavallı kızcağız sarılır bakışır, o slov moşından karın iyice köpük olduğunu metin şentürk bile anlatmıştır artık. Bizim ufak bebe karın altında elleri havada slov moşın döner durur. Neymiş? Karı çok seviyorum çok eğleniyorum havası katıcak, peh. Yaklaşık 5 dakikadır karda slovmoşlaşmaları izetiyorlar bana, etrafımdaki tüm abur cuburlar bitti.. Bebe hala dönüyor ki ne göreyim. Aks atlamış abi! Bizim bebeyle bu taşralı zavallı kızcağız bakıştı ama biri aynaya baktı öteki konyaya. İkisi bir olup adam saldırınca anlaşıldı bakıştıkları. Eh daha ne diyim ki ben… Yaklaşık 20 dakikadır bu saçmalığı izliyorum bir de hak ediyorlarmış gibi reklama gittiler. Yuh! Ömrümün şu 20 dakikasına ne kattınız diye telefon açma hakkımı kullanmak istedim resmen. Sen (sen derken de bu işin en tepelerine seslenme amaçlı özne konulmuştur) insanları her hafta bir film uzunluğunda dizi çektirirsen böyle olur işte! Onların suçu ne? Onlar da en az haftanın 1 günü saat 6’da evlerinde olmak istemezler mi? En azından çocuğuyla, karısıyla, sevgilisi arkadaşıyla iş dışında iki lak lak etmek istemez mi? Bir açayım ağız tadıyla ‘Sex and the city’ izliyim diyemez mi mesela? Ama yok.. O her şeyi ister hale getiridiğin halk için çalıştığın her saniyeden nasıl bi milyon saniye üretirim derdindesin ya sen, bunları düşünemezsin haklısın sen de. Az önce izlediğim saçmalığa dizi deniyor bu ülkede ne yazık ki insanlar var güçleriyle çalışıyorlar ve en azından işe yarar eğlenebilir bir şeyler çıksın istiyoruz. ‘Avrupa Yakası’ mesela haftada 5 yeni bölüm yayınlasa hiç gocunmam. Ama böyle olmaz. Yazık olmadı mı şimdi tüm set ekibine? Sen oturdun da izledin mi bu çektirdiğin şeyi? Zaten televizyondan bilgi bekleyen adam inanmıyorum ben. Yok ben sadece belgesel bıdı bıdı izliyorum diyen adam da inanmıyorum. Televizyon ; adı üstünde aptal kutusu. Eğlence için show dünyası için var olan bir alet, bilgiyi orda arama. Seyret, eğlen, gül kapat ve unut. Bu aynı şeye benzer, barda çalışan bir dj’den git sana bilgi yüklemesini iste.. Ne kadar saçma değil mi?
Yersiz dizilere gelirsek ; kısa ve öz dizi mantığında. Açık net her şey algılanabilecek ölçüde çekiliyor, görsellik desen harika. Estetik normundaki tüm ölçüler gayef keyif verici seviyede. Gereksiz uzatmalardan kaçınılmış, merakı uyandıran nesneler ön planda. 2 dizide bir bardak kahve içtiğimi bilirim ben. Böylece o işte çalışan herkes yaptığı işin hakkını almıştır da vermiştir de. Gereksiz bir 19 beygir insan gücünde çalışılmıyor. Her şey mantık çerçevesinde devam ediyor. siz hiç 'bu hafta sonu 3 sezon 'yaprrrrak dökümü' izledim yeaaa' diyenine rastlanızım mı hiç?
Diyeceğim o ki ; tamam dizi diyoruz ve dizi kıvamında kalsın istiyoruz. Bu insanlar geceleri gündüzlerine girmeden ömür geçirsin, biz ekran başındakiler de bir senaryo izlerken bin senaryo kurmayalım, uzaklaşmayalım izlediğimiz şeyden istiyoruz. Yerli yersiz, fazla uzamasın…

Oof çok uzattım, yerliyim ya..